6 Ağustos 2011 Cumartesi

Yakın ve Uzak Beslenme Alışkanlıkları

Hep ne diye başlarsınız yemek yemeye?
"hımm" mı dersiniz,yoksa öksürür müsünüz,belki derin bir nefes çeker önünüzdeki tabağa bakarsınız,tadını,şeklini,duruşunu,kokusunu ve ardından gelecek yemeği düşleyerek bir kaç saniyeniz ve belki dakikanız geçer..
Çoğu zaman açsanız tadının leziz oluşu muhtemeldir çünkü çok başka ortamlarda değilseniz anneniz,sevgiliniz,eşiniz ya da aşçınızın yaptığı bu yemekler damak tadınıza aşinalık kazandırmıştır..Bu alışkanlığın verdiği bir tattır..
Peki iki öğünü kaçırırsanız?...
Üçüncüyü?...
Ertesi sabahki kahvaltı?...
Dayandınız ve öğlen sıcağı ya da kışın soğuğu bastırdı....
Biraz daha mı uyudunuz?...
Peki ya sonra?...
Uyuyamayacak kadar karnınız acıktıysa ve karnınız artık ağrıyorsa?....
Sanırım artık yemek zamanı gelmiştir.Acele etmeden yavaş yiyiniz,uyarılarım sanırım biraz tokluk hissi gelene kadar umursanmayacaktır.
Olsun en başında sizi uyarmıştım..
Sevgilerde yakınlığın; günlük yemek kadar vazgeçilmez ve bir o kadar da aşina bir tat olduğunu savunanlardanım.Kimi zaman ben de bu değişken yapımla mükemmel alışkanlıklar olduğunu düşünsem de kimi zaman bende dehşet mutsuzluklar yaratıyor.Yemeğin aynı türünü her gün yemekten alınan ya da alınmayan haz gibi.Tabi gerekli olan bunun türünü mü tadını mı değiştirmek bilemiyorum.
Ama durmadan seviyoruz.Dün sevdik,bugün seviyoruz ve yarın seveceğiz..
Sevgilim,seni her gün yediğim yemek kadar çok seviyorum.Evet duygusal bir yapım olduğunu kabul ediyorum!
Belki anlayan ya da düşünmek isteyen biri için çok romantik bir cümle haline dönüşebilir tabi ki..
Yakınlık ilişkide samimiyeti,güzelliği,tanıma olgusunun ilerlemişliğini,onsuz olamayışların başlangıç hallerini getirir belki.Hiçbirimizi sevdiklerinden ayrı koymasın Allah o ayrı-tabi olanlar için-
Sevdiğinizin uzun tarihli bir iş gezisini sizin için iptal etme olasılığı ve bunun gibi uzun vadede iletişimsizliği ön plana çıkarabilecek bir sorunda tarafların davranışlarındaki o çıkmazı kim nasıl tarif edebilir?Yemekten önce şöyle bir düşünüp,tadından emin olmak istediğiniz ve yedikçe alıştığınız o masada 10 gün yemek olmayacaksa?Ya da 3 ay?Belki 2 yıl?Tamam,su içtiğinizi varsayıyorum,hemen mırın kırın yapmayın..
Buradaki çıkmazlar masadaki yemek yeme alışkanlığınız kadar nettir.Belki önce uzakta görmeye alıştığınız o yemeği sonradan kazanmanın verdiği hazla onun  tadına varmak;belki hep alıştığınız tadı sonradan uzakta görmeye dayanmanın imtihanını vermek bizler için gerçek bir sorgulayıştır.Hem de var olduğumuz müddetçe.Çözümü söylemek,bunun arayışına girmek gibi bir bulgum tabi ki yok.Fakat kilerinizde depoladığınız,onun pişirdiği kadar tatlı olmasa da o kurutulmuşlardan biraz kendi imkanlarınızda yemek pişirmeniz size de güzel maharetli eller kazandıracaktır.
İlişkilerle biriktirdiğiniz sevgilerin ruhlarının diri tutulması,uzakta tazeliğini koruduğu müddetçe yakınlığında verdiği haz kadar olmasa da yokluğunu da pek hissettirmeyecektir..
İlişki tamamen uzakta başladıysa sanırım sadece yemeğin istediğiniz tatta olması için dua etmek kalacaktır..Ama kokusundan anlarsınız belki.Hafif tuzsuz olmuşsa sanırım bunu ekleyebilirsiniz.Tuzlunun da bir çaresi vardır..Biraz patates eklemek ya da hafif sulandırmak gibi.
Tabi siz de ilişkiler ve yemekler hakkında benimle aynı fikirdeyseniz...
Sağlıklı bir Pazarı hak ettik sanırım..
Bu arada,bugün de niyetliyim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder